Din insanın yaratılışı ile yaşıttır. Allah insanı yaratmış ama başıboş bırakmamıştır.(Kıyame 36) Zaten insanın yaratılış gayesi yaratıcısını tanımak ve ona kulluk etmektir.(Zariyat 56)Yani insan yemek, içmek ve boşaltmak üzere yaratılmamıştır. Bunlar zaten tüm varlıkların ortak nitelikleridir. Buna neslin devamını-üremeyi- de ilave edebilirsiniz. İnsanı insan yapan bambaşka bir şeydir. O da yaratıcıya kulluk. Bunun için yaratıldık. Bu gayeye göre yaşayanlar mutlu sona, cennete, yani büyük ödüle ulaşacaklardır. Bu bakımdan hayat aslında büyük bir imtihandır. Bu dünya da imtihan salonu.
Şimdi sorumlu bir varlık olarak insanoğlu imtihan dünyasında yaptıklarının hesabını büyük mahkemede vereceğine göre bu dünyayı iyi değerlendirmek zorundadır. Gayreti büyük ödüle cennete ulaşmak olmalıdır. Hayatı çarçur edemez. Düşüncesi ve yaşantısı ahiret merkezli olmalıdır.
İşte Rabbimiz, rahmeti ile bize doğru yolu gösterecek ve dinin nasıl hayata geçirileceğini gösterecek peygamberler göndermiştir. Peygamberlerin gönderiliş gayesi de budur. Allah’tan aldıkları vahyi insanlara ulaştırmanın yanında o vahyi kendi hayatlarında yaşayarak dini somut olarak insanlara sunmak onların misyonu olmuştur. Bu yüzden son vahiy Kur’an da buna işaretle şöyle der: “Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.”(Ahzab 21) Ayet bize şunu diyor: Ey Müslüman sizin rol modeliniz Muhammed Mustafa’dır. Çocuklarınıza ve gençlerinize sunacağınız en güzel insan modeli işte Muhammed’dir. Gençlere onun örnekliğini göstermezseniz gençleriniz de gider filan topçuyu falan popçuyu ya da falan “otçuyu” rol model olarak alır. Nitekim popüler kültür bunu empoze ediyor. Ekranlara bir bakın hele. Normalde sapkın bir yaşantısı olan sözde sanatçılar baş tacı edilerek gönçlere örnek insan olarak pazarlanıyor. Yapılan sapkınlıklar, günahlar normalleştiriliyor. Bütün bunlar organize bir şekilde yapılıyor. Toplum da bunu yavaş yavaş içselleştiriyor. Tepki vermez hale geliyor. Bir zaman sonra da narkoz yemiş insan haline geliyorsunuz.
Bir Müslümanın rol modeli ahlâkı Kur’an ile bezenmiş (Kalem 4) Hz. Muhammed olmalıdır. Gençlere o anlatılmalıdır. Filmler, diziler, çizgi filmlerde onun yüce ahlâkı işlenmeli.
Ancak bir sorun var. O insanlara nasıl sunulacak? Miladi 7. Asırda yaşamış bir insanı miladi 21. Yüzyıl insanına model olarak nasıl sunacağız? Cevap basit aslında. Hz. Muhammed’i Kur’an ekseninden çıkarak anlatamazsınız. Anlatırsanız mitolojik bir halk kahramanı profili çıkar ortaya. Bu sefer de onu öveceğiz derken yermiş olursunuz. Sonunda da yarı ilah bir peygamber profili ortaya çıkar. Öyle de olmuş ne yazık ki. Onu öveyim derken ilahlaştıranlar halen ortalıkta dolaşıyorlar. “Muhammed eşittir Allah” diyenleri duydu bu kulaklar. Piyasada O’nun Hz. Adem’den de önce ve Allah’ın nurundan yaratıldığını yazan, uydurma rivayetleri hakikatmiş gibi yazan mebzül miktarda kitap var. Hıristiyanlar İsa’yı tanrılaştırdı bizimkiler de onlardan aşağı kalmamak için Efendimiz’i insanüstü vasıflarla göklere çıkardılar. Hâlbuki Allah Rasulü(as) “Hristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi, beni aşırı şekilde övmeyin! Ben ancak Allah’ın kuluyum. Bana ‘Allah’ın kulu ve Rasûlü’ deyin!” (Buhari) diyordu. Yine, karşısında korkudan titreyen birisine “ne korkuyorsun ben kurutulmuş et yiyen kadının oğluyum” diyordu.
Dinin hayat için olduğunu, yaşanabilir ve sade olduğunu ondan öğrendik. Dindarlık adına yapılan yanlış davranışlara da nasıl tepki verdiğini kitaplarımız bizlere naklederler. Hz. Enes’in bize naklettiği bir hadise buna güzel bir örnek:
Bir defasında üç kişi Efendimiz’in evine gelerek müminlerin annelerinden Allah Rasulü’nün mescid dışında özellikle evinde gece yaptığı ibadetleri öğrenmek istediler. Lakin aldıkları cevaplar onları pek tatmin etmemişti. Onun ibadetlerini azımsamışlardı. Biz nerde Peygamber nerde!? Tabi ki az yapacak. Allah onun geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamış dediler. Bunun üzerine içlerinden biri, “ben geceleri hep namaz kılacağım dedi. Diğeri ben bundan sonra hep oruç tutacağım dedi. Üçüncüsü de ben hanımlarımdan ayrı duracağım ve evlenmeyeceğim dedi. Bu olay Rasulullah’ın kulağına kadar gidince huzura çağrıldılar. Onlara şu tembihte bulundu: Şöyle-şöyle söyleyenler sizler misiniz? Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınızım. Bununla birlikte ben bazen (nafile)oruç tutarım bazen de tutmam. Gecenin bir kısmında namaz kılarım bir kısmında da uyurum. Ben, kadınlarla da evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o benden değildir.
İşte orta yol budur. İşte hayata taşınan, kolay ve yaşanabilir din budur. Ona ve ona tabi olanlara selam olsun.10.11.2019