2017’nin ilk saatlerinde İstanbul’da bir eğlence merkezinde terör saldırısı sonucu 25’i yabancı uyruklu 39 kişi hayatını kaybetti. Bu elim hadise aslında sadece o mekana değil ülkemize yapılan bir saldırıydı. Bu hain saldırı, ülkemizi terörle dizayn etmeye çalışan KÜRESEL KÖTÜLÜK şebekelerinin işiydi.
Ancak olaydan kısa bir süre sonra tartışmalar öyle boyutlara ulaştı ki hiç alakası yokken Hutbe üzerinden DİYANET’e saldırıya geçtiler. Efendim neymiş, Diyanetin(30.12.2016 tarihli) son Cuma hutbesi yaşama müdahaleymiş. “Saldırgan Cuma hutbesinden esinlenerek katliam yaptı” diyecekler de şimdilik diyemiyorlar utanmaz adamlar. Bu hastalıklı kafalar aklımızla alay ediyorlar.
Bu noktada anlıyoruz ki birileri bilerek veya bilmeyerek terörün ekmeğine yağ sürüyor. Diyanet’e 30 Aralık tarihli ülke genelinde okunan hutbe üzerinden tamamen haksızca, insafsızca ve pervasızca saldırı başlatıldı. Bu vatan-millet düşmanı yaratıkların o hutbeyi okuduğunu veya dinlediğini de sanmıyorum. Aklı başında, akl-ı selimle hareket eden bir insan şu satırlardan(“Ömür Nimeti” başlıklı söz konusu hutbeden) onların iddia ettiklerini mi çıkarır Allah aşkına.
“Unutmayalım ki; ömür sermayesinden geçen bir yılın sonunda kendini ve yaratılış gayesini unutarak, değerlerimizle örtüşmeyen, insan hayatına katkısı olmayan gayr-i meşru tutum ve davranışlar sergilemek bir MÜMİNE asla yakışmaz. Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür. Sevap-günah, hayır-şer konularında muhasebe yapılması gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango gibi şans oyunlarıyla heba edilmesi ne kadar da üzücüdür.”
Yılın son cuması olan 30 Aralık günü tüm camilerimizde bu hutbe okundu. Müftü ve vaizlerimiz de kürsülerden cemaati bu konularda bilgilendirdi. Bundan daha tabi ne olabilir ki. Kaldı ki TOPLUMU DİN KONUSUNDA AYDINLATMAK Diyanetin ANAYASAL görevi. Camilerde bunlar anlatılmayacak da ne anlatılacak.
Türkiye’de dine ve dini değerlere asla tahammülü olmayan AZGIN AZINLIK dediğimiz iflah olmaz bir kesim var. Şu hale bakar mısınız! Bu hutbe “halkı kin ve düşmanlığa teşvikmiş!” Yani şimdi hocalar kürsüden “içki haram içmeyin, kumar haram oynamayın” dediğinde bu suçu mu işlemiş olacak.!? Kusura bakmayın, bizim sözümüz MÜSLÜMANLARA. Toplumu din konusunda aydınlatmak anayasal ve dini görevimiz. Toplumun da %99 ‘u Müslüman olduğuna göre toplumsal vazifemizi yerine getiriyoruz. Sen ister iç, ister sız sana karışan mı var. Bu hutbede, “silahı al içenleri tara” mı diyor. Hocalarımız dinin hükümlerini anlatır, öğüt ve nasihat verir. Gerisi Müslümana kalmış. Neticede ahirette herkes kendi yaptığının karşılığını görecek. Bu kadar basit.
Kaldı ki bu tür hutbeler ilk defa okunmuyor. Daha önceki senelerde de yılbaşı öncesi Cuma günü kürsülerden ve minberlerden bu tür uyarılar yapılır. Hocalarımızın görevi Müslümanları uyarmak,onlara öğüt vermektir zaten. Bu öğütlere uyulup uyulmadığını denetlemek ise hocaların görevi değildir.
Azgın azınlığın Diyanet’e salya sümük saldırısının asıl sebebi nedir biliyor musunuz? KUYRUK ACISI…
15 Temmuz’un kuyruk acısı. Hatırlayın 15 Temmuz gecesi darbe girişiminin bastırılmasında minarelerimizden yükselen EZAN ve SALALARIN vatandaşta meydana getirdiği büyük motivasyon ile hain darbe girişimi başarısız olmuştu. Birileri kahrolmuştu. Adeta, “sizin yüzünüzden DARBE başarısız oldu” diyorlar. Bütün planları suya düşmüştü. İşte bunun kuyruk acısı hala devam ediyor olmalı ki bir takım sözde aydın, sözde uzman kişiler TV’lere çıkıp ahkam kesiyor ve Diyanet’i de diline doluyor. Biz sizi biliyoruz beyim. Kendinizi iyice açık ettiniz. Millet uyandı artık. Millete ve milletin değerlerine saldırmanız pirim yapmıyor artık. Boşuna çırpınıyorsunuz. 09.01.2017