“21 Aralik’ta ne olacak hocam? Kıyamet kopacak diyorlar ne dersiniz?“ diye soruyorlar. Cevap olarak, “21 Aralık yılın en kısa günü ve en uzun gecesidir. Başka da bir özelliği yoktur.Kıyamet kopmayı kopacak da bu bu seneki 21 Aralıkta falan olmayacak.Boşuna paniklemeyin“ diyorum soranlara.
Değerli dostlar, nedir Allah aşkına bu 21 Aralık muhabbeti! Birileri birşeyler uyduruyor bütün dünya bununla oyalanıyor.Aslında bunlar imanla yakından alakalı mevzular.İslami manada imanı olanlar bunlara sadece gülüp geçer.Biz bununla mı emrolunduk? İşte Efendimiz’den canlı bir misal:
Bir gün bir adam geliyor ve Efendimiz’e soruyor: Ya rasulallah! Kıyamet ne zaman? Efendimizin cevabı gayet net ve açık.Hem de luzumsuz bir soruya çok daha luzumlu bir cevap niteliğinde:
-Sen o kıyamet için ne hazırladın?
Mesele de bu zaten.Kıyametin şu zaman bu zaman kopacağının ne ehemmiyeti var.Farzedin ki 21 Aralık Cuma günü kıyamet kopacak? Ne yapacaksınız? Hazırlığınız ne? Hazır mısınız? Kıyametin kopması demek kainatın defterinin dürülmesi dolayısıyla senin de defterinin dürülmesi demek.Bundan sonra yeni bir aleme geçiyoruz demektir.Berzah alemi denen kabir ile yeni bir dünyaya açılıyoruz demektir.Bundan sonra da hayat serüvenimizin beşinci ve son durağı olan Alem-i Beka ya açılıyoruz.
İşte burası son derece mühim? Neden? Çünkü burada “Büyük Duruşma“ var.Hesap var,mizan var,sırat var…Neticede işin ucunda ya cennet var ya da cehennem.Bu da bu dünyadan göçmeden kazanılıyor.Ebedi hayatımız bu dünyada şekilleniyor.
O halde asıl mesele ölüm sonrası için hazırlığımızın olup olmadığına bakmak.En akıllıca davranış bu olsa gerek.
Kıyamet ne zaman kopacak biliyor musunuz? Bunun cevabı çok basit aslında.Kıyamet ölünce kopacak.Asıl kıyamet ölümdür.Öldükten sonra arkandan dünyanın altı üstüne gelse ne olur gelmese ne olur.
Diğer taraftan son zamanlarda kıyamet için tarih verenler de çoğaldı. Kimi Mehdi oldu kimi İsa.Kurduğu Tv kanalında her akşam boyalı-cilalı kadınlarla uygunsuz programlar yapan bilmem ne “hoca!“ denilen adam da akşam-sabah kıyametten bahsediyor.Üstü kapalı olarak da Mehdi’liğini ilan ediyor.Ne yazık ki bir sürü inananları var.Yine bir başkası yine TV kurmuş müridlerinin tabiyetini seyircilerin gözü önünde vahiyle kabul ediyor.Yani adam düpe düz Allah‘tan vahiy aldığını iddia ediyor. İşin garip tarafı bu gibi abuk-subuk adamlarında bir sürü müminleri var.
Özetle bizim 21 Aralık’tan korktuğumuz yok. Bizi asıl endişelendiren ölüm kapımızı çaldığında ne yapacağımızdır.Tam bir teslimiyetle “Buyur ya Rabbi! Al emanetini, hazırım“ diyebilecek miyiz? Yoksa ölüm meleğine “Daha hazır değilim, sonra gel, daha namaza başlayacaktım, daha hacca gidecektim, daha şunu yapacaktım, bunu yapacaktım diyerek“ yalvaracak mıyız? Yalvarsak ne yazar. Kabul olmaz ki? Çünkü defter dürülmüştür artık.
20.12.2012/Viyana