Ülkemiz zor bir süreçten geçiyor. Düşmanlarımız dört bir tarafımızdan aç kurtlar gibi çeşitli yöntemlerle saldırıyorlar. Bir yandan da içeriden satın aldıkları bir takım hainlerle ülkemiz üzerindeki hain emellerini gerçekleştirmek istiyorlar.
Hakikaten zor bir dönemdeyiz. Ama millet olarak “15 Temmuz ruhuna” sahip çıkarak kenetlenmeye devam ettiğimiz müddetçe de onlar emellerine asla ulaşamayacaklardır.
Ülkemiz konum itibariyle çok önemli bir noktada bulunuyor. Anadolu toprakları daha 1071 den önce sahabe zamanında İslamla tanışmıştı. Bugün Diyarbakır’da birçok sahabe mezarı bulunur.
Konstantiniyye Fatih Sultan Mehmet ve şanlı ordusu tarafından fethedilerek Nebevi müjdeye nail olmuştu. Artık Bizans tarihe gömülmüş, İstanbul İslam’ın başkenti olmuştu. Müslüman Türk milleti Konstantiniyye’yi İslambol yapmıştı. Fetih hareketi İstanbul ile sona ermemiş, Osmanlı ta Viyana kapılarına kadar dayanmıştı. Üç kıtada at koşturuyordu Osmanlı.
Ancak devletlerin de bir ömrü vardı ve Osmanlı da özellikle 1700’lerden itibaren kan kaybetmeye başladı ve en nihayette Anadolu’ya hapsedildik. Özellikle cennet mekân Ulu Hakan 2. Abdulhamid’in bir darbeyle tahttan indirilmesiyle çöküş hızlandı. Mondros mütarekesiyle ordu terhis oldu.
Anadolu batılı devletlerarasında bölüşülecekti. Sevr bunun için dayatıldı. Ancak milletimiz İstiklal savaşını kazanarak Sevr’i tarihin çöplüğüne atmıştı.
Ancak bugün gelinen noktada görüyoruz ki batılıların Sevr hayalleri bitmiş değil. Bunun için her türlü enstrümanı kullanıyorlar. Birbirinden bağımsız örgütlermiş gibi görünen terör örgütlerinin aslında tek merkezden sevk ve idare edildiği bugün daha iyi anlaşılıyor. Zira birbirleriyle asla bir araya gelmeleri mümkün gözükmeyen örgütler bir arada iş üstünde yakalanıyorlar. Misal FETÖ ile PKK. Bir zamanlar “Cemaat” ya da “Hizmet Hareketi” denilen dini ve milli kimlikli(görünümlü) bir yapı nasıl oluyor da marksist bir örgüt olan PKK ile iş tutabilir değil mi?
Türk ve İslam düşmanı batılı ülkeler bize her zaman dost görünüp arkadan sinsice planlar yaptılar. Bugün de aynı planlar devam ediyor.
1952’den beri NATO üyesi ülkesiyiz. İttifak halinde olduğumuz diğer NATO üyeleri bugün terörle mücadelemizde yanımızda değil karşımızda duruyorlar. Türkiye’nin ne kadar düşmanı varsa bağırlarına bastılar. PKK, Almanya başta olmak üzere Avrupa’da istediği faaliyetlerde bulunuyor. Üstelik Avrupa’nın terör listesinde olmasına rağmen. DHKP-C, FETÖ ve benzeri örgütler Avrupa’da parlamentolarda ağarlanıp el üstünde tutuluyor.
ABD dost ve müttefik ülke güya. Ama böyle dost düşman başına. PKK/PYD Amerika’nın ortağı olmuş. Her türlü desteği veriyor. FETÖ elebaşı 1999’dan beri ABD’de bulunuyor. Bize vermemek için de ipe un seriyor. Aynı yıl PKK elebaşı Abdullah ÖCALAN paketlenip bize teslim edilmiş karşılığında da Fethullah GÜLEN alınmıştı.
Şimdilerde “casusluktan” yargılanan gazeteci maskeli bir hain 15 Temmuz’dan hemen önce Avrupa’ya kaçmıştı. Ama dostlarımız bugünlerde kendisine ödül üstüne ödül veriyorlar.
Ne hazindir ki gerçek yüzü bugün daha net ortaya çıkan Batı kulübüne girmek için 1959’dan beri kapılarında bekliyoruz. Bizi almamak için ipe un sermeye devam ediyorlar. Aslında 80 milyonluk bir İslam ülkesinin AB’ye girmesi kimsenin işine gelmiyor. Müslüman olduğumuz için biz AB’ye almayacaklar. Burası kesin. Nerden mi biliyorum? Kur’an’dan : “Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır… “ (Bakara2/120)
Atalarımız ne güzel söylemiş: “Ayıdan post, gavurdan dost olmaz” Bu durumda bize düşen ülkemiz üzerinde oynanan oyunları “15 Temmuz ruhuyla” hareket ederek bozmaktır. Bunun için de adı ne olursa olsun ülkemiz düşmanlarına karşı yekvücut olup kenetlenmek durumundayız.25.01.2017