15 Temmuz bu millete çok şey anlattı. Gözümüzü açtı, dirilişimize vesile oldu. Bu ülke üzerinde bitmez tükenmez emelleri olan masonik derin güçlerin son maşası FETÖ idi. Kırk yıldan beri sessiz ve derinden gidip devletin kılcallarına kadar nüfuz eden bu hain yapının bu zamana kadar deşifre olmamasının asıl sebebi din maskeli olmasıydı belki de. Ülkemin zeki çocuklarını altın nesil yetiştirme vadi ile daha ortaokuldan-liseden itibaren devşirip kendi tezgâhlarında itina ile dokudular. Bu ülkenin dindar halkı da din, iman, vatan maskeli bu yapıya inandı ne yazık ki. İnanmak da tabii idi aslında. Alnı secdeli bu insanlardan zarar gelmez diye düşünülüyordu. Vitrin güzel idi. İçeride nelerim pişirildiğini çok azımız biliyorduk.
İşte 15 Temmuz gecesi vitrin tuzla buz oldu ve içerisi kabak gibi ortaya çıktı. O gece yaşananlar insanımızın gözünü açtı. Lakin bu yapının hipnozuna maruz kalanlar halen o narkozdan kurtulamadılar. İnanın bunlar artık umutsuz vaka. Hala darbeyi biz yapmadık mavalları okuyorlar. Bu saatten sonra anlıyoruz ki bir bünyeye FETÖ’cülük bulaşmış ise o bünyenin bu virüsten kurtulma imkân ve ihtimali yoktur artık. Tıpkı bir kanser hücresi gibi.
“Darbeyi kim yaptıysa Allah belasını versin!” diyerek tipik bir FETÖ’cü taktiği yapan haşhaşilere soru: 15 Temmuz gecesi Akıncı üssünde darbecilerle birlikte olan, göz altına alıp serbest bırakılan Adil ÖKSÜZ kimin adamı? Yine aynı gece darbecilerle birlikte görüntülenen ve halen hapiste olan Kemal BATMAZ kimin adamı, ne işleri ardı darbe üssünde?
15 Temmuz gecesi “altın neslin” aslında “canavar nesil” olduğunu da gördü bu millet. Hiç birimiz kendi uçaklarımızdan üzerimize bomba yağacağını hayal bile edememiştik. Bu insanlar bir karıncayı bile incitmeyen insanlardı sözde.
15 Temmuz saflarımızı sıklaştırdı. 7 ağustos Yenikapı mitingindeki fotoğraf ülkemiz düşmanlarının uykularını kaçırmış olmalı. Bunların köküne kibrit suyu dökmek için bu ruhun devam etmesi lazım. Sağdan soldan sulandırma çabaları gösterenler çıksa da bu milletin ana damarı her şeyin farkında şükür.
Şurası bir hakîkâttir ki FETÖ asla pes etmedi, etmez de. Uyanık olmaz zorundayız. Hiç boş durmuyorlar. “Biz bir gün geleceğiz, devran dönecek” havasındalar. Hapistekiler de dışarıdakiler de aynı. Milim değişme yok.
Ahan da buraya yazıyorum. Hiç kimse sosyal medyada FETÖ lehine her türlü çirkefliği yapıp da sonra kodese tıkıldığında bize zulmediliyor diye cıyaklamasın. Unutulmasın ki devlet unutmaz, devlet ihmal etmez imhal eder, not eder. Vakti gelince de enseler. Demedi demeyin.
Burada not edilmesi gereken bir husus da şu: Bu ülke 15 Temmuzda büyük bir badire atlattı. Artık yoğurdu üfleyerek yemek zorundayız. Bu bağlamda ülkemizde STK etiketiyle faaliyet gösteren dini yapıların mercek altına alınması, devletin denetimi ve gözetimi altında olması lazım. Zira konu “din istismarı” gibi her zaman pirim yapan bir alan. Bir delikten iki defa ısırılmanın âlemi yok. Bunun için mevzuat dahil ne gerekiyorsa yapılmalı. Siyasi kaygı güdülmeden devlet aklı ile davranılmalı.
Diğer taraftan darbe gecesi darbenin bastırılmasında Reis-i Cumhurumuzun halkı direnişe çağırması kadar ülkemin tüm camilerinin minarelerden yükselen SALÂ’ların da ayrı bir önemi söz konusu. Bu halkımıza acayip moral verdi. Rabbimiz halkımıza sekine indirdi o gece. Yoksa tonlarca ağırlıktaki tankın altına yatmanın başka izahı olamaz. İmandan başka izahı yok bu durumun. Buradan o gece şehid olan 250 vatan evladını rahmetle, 2000 küsür gazimizi de minnetle yâd ediyoruz.